{ "title": "Ağaç Kabuğu", "image": "https://www.kabuk.gen.tr/images/agac-kabugu(1).jpg", "date": "20.01.2024 12:14:35", "author": "seval sarıboya", "article": [ { "article": "
Ağaç Kabuğu, Bugün sizler için hazırladığımız \"Ağaç Kabuğu\" konumuz hakkında bilgilere değineceğiz. Birçok yaradılış efsanesinde evren ağaçlar üzerine kuruludur. Bir düşünün; Ciğerlerimize dolan havadaki oksijen, kanımıza karışıyor ve biyolojik varlığımızın devamını sağlıyor. Bu nedenle yeryüzünü kuşatan havaküredeki oksijeni sağlayan ağaçlardır. Türk mitolojisinde ağacın apayrı bir yeri vardır. Tanrı olan Kara Han, yeryüzünde dokuz dallı bir ağaç yetiştirir. Sonra her dalından bir insan yaratır. Bunlar, binlerce yıl içinde uygarlık kültürünü ağaçlar sayesinde insan soylarının ataları olarak kabul edilmiştir. Amerikan Kızılderilileri de ağaçların ruhu olduğuna inanırlarmış ve onlarla konuşurlarmış. Yunan uygarlığında meşe ağacı, Zeus'un zeytin Athena'nın meşe gücü, zeytin barışı ve mutluluğu simgeler. Dinler tarihinde de ağaç hem kavramsal hem nesnel olarak büyük bir öneme sahiptir. Peygamberlerin yaşamında olan ağaçlar ise dokunulmaz canlılardır. Hz. Muhammed efendimiz; Mekke'de Harem'de ağaç kesimini yasaklamıştır. Bu yüzden ağaç, ölümsüzlük olarak kabul edilmiştir. Nasıl bizden uzun yaşıyorlarsa öyle uzun düşünceleri vardır. Bu bağlamda ağaçlar yapraklarını döküp kuruması, meyve vermesi, ona bir kutsallık verilmesine sebep oluyordu. Afrika ve Avustralya halkı, ağaçların içinde kutsal bir gücün varlığına inanılırdı. Anadolu'da da çok eski çağlardan bu yana ağaçların kutsal olduğu inancındadır. Bu nedenle hala bugün mezarların başucuna servi ağacı dikiliyor ve ağaçlara bezler, boncuklar bağlayıp, özlemlerimize çare arıyoruz. İşte yeryüzündeki yaşam onlar sayesinde var oluyor. Bu büyük bir mutluluk!
Ağaç Kabuğu ve Özellikleri; Ağaçların canlı olan kısmı, kabuğun altında bulunan ve odunun yüzeyinde ince bir hücre tabaka bulunur. Bu tabaka ağacı geliştiren ve büyümesini sağlayan tabakadır. Ağaçlar altı bölümden oluşur; Kök, gövde, dal, yaprak, çiçek ve meyve. Bitkiye ağaç karakterini veren en önemli organı gövdesidir. Ağaçların boyu, gövdesi ve kalınlığı ile yaşlarını anlatır. Ağaçlar ne kadar yaşlı olursa olsunlar, yaşadıkça büyürler ve gelişirler. Ağaç kabukları her şeyden önce biyolojik aktivitesi olmayan materyallerdir. Bu nedenle ağır bir şekilde ayrışan maddelerdir. Ağaç kabuğu kimyasal olarak işlenmeye uygun değildir. Çünkü çok az azot içerdiğinden dolayı bakterilerin ve mantarların gelişmesi için yetersiz sayılırlar. Genellikle kabuklarının su tutabilme güçleri yüksektir. Bu yüzden ağaç türlerinin hepsi yararlıdır ve humus olarak kullanılabiliyor. Yapılan araştırmalar gök nar, çam, ladin, kayın, meşe, sekoya ve porsuk ağaçlarının kabukları, sunduğu bu şifalardan yararlanabilmek için bilim adamları çalışmalarını sürdürmektedir.

Ağaç Kabuğu ve Kullanım Alanı; Her yere güzellik katan; Kalp atışlarımızı, hüznü ve sevinci ile coşkularımızın dile geldiği müzik aletleri ağaçtan yapılmıştır. Ayrıca yemek yediğimiz, çalıştığımız masa, oturduğunuz iskemle, piponuz, sigaranızın kutusu ve kağıdı, terinizi sildiğiniz kâğıt mendil, çocuklarınızın altına bağlayıp bir kullanımdan sonra çöpe atılan kâğıt bez, duvarınızdaki tablonun çerçevesi, içtiğiniz şarabın mantarı, ağaçlar sayesinde vardır. Mobilya ve konut sektöründe ise demiryolu yapımında, elektrik ve iletişim hatlarının kurulmasında ağaçlar kullanılır. Yine içeceklerin stoklanıp saklandığı fıçılar, yük taşımacılığında kullanılan kasalar, karton kutular, deniz taşıtları, kurşun kalemler, gazeteler ve dergiler, tuvalet kâğıtları, hediyelik eşyalar, tokalar, düğmeler, yapay ipek ve kumaşlar, çeşitli plastikler, süngerler, ilaçlar, vernikler, dolma kalemler, gübreler ve tutkallar daha niceleri.

Ağaç Kabuğu ve Tıbbi Tedavi; Ağaç kabukları fermente edildikten sonra kullanılan herhangi bir hastalık için zararlı olan mikropları ortadan kaldırır. Eski zamanlarda alimler, hastalığın en yoğun meydana geldiği yerde yetişen bitkilerin, o hastalığı tedavi edici olduğuna inanırlardı. Bu görüş üzerine bilim adamları içinde konu olmuştur. Geçmişte ölümcül bir salgın hastalık olan sıtmanın yaygın olduğu yerlerde yetişen kınakına ağacı, buna en derin örnek olmuştur. Bir diğer tedavi edici özelliği olan söğüt ağacı 3500 yıldır biliniyor. Yapraklarından ve kabuklarından elde edilen bitkisel ilaçlar, eski çağlarda ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılıyordu. Salisilik asidini keşfeden Hipokrat, ilk hekimlerden biridir. Bazı rahatsızlıkların tedavi için reçetesine söğüt ağacı kabuğundan sağlanan suyu ilaç olarak yazmıştır. Doğanın bir parçası olarak bilinen neem ağacını Hintliler mucize bir ilaç olduğu yönünde kanıtlamışlardır. Bunun üzerine neem ağacının şifasından yararlanmak için çalışmalarını sürdürüyor. Bu ağacın maddeleri dişeti iltihabı, dişeti hastalıkları önleyici ve diş hijyeninde yardımcı olduğu yönünde bilgiler kaydedilmiştir. Şimdi tüm bilim adamları aynı düşünceyi paylaşmaktadır.
" } ] }