250 türlü çeşidi vardır. Kara da suda ve tatlı suda yaşarlar.
Kaplumbağaların kabukları kemiklerin birbirleri ile kaynamasıyla oluşur kalın yapıya sahiptir kimi zaman desenli taşa benzetilir. Bağa denilen kaplumbağa kabuğunun iki uç kısmında da birer geniş delik vardır bir ucundan başı ile iki ön ayağı çıkar diğer ucundaki delikten ise iki arka bacağı ve kuyruğu çıkar. Herhangi korkacağı bir şey olduğunda ya da dışarıdan gelecek bir zarar da kendilerini korumak için kabuklarına çekilirler. Aynı zamanda uyku içinde kabuk içine girdikleri bilinir. Kaplumbağa yaşları kabuklarından anlaşılır üzerindeki halka desenlerine her sene yenisi eklendiği zaman yaşları hesaplanabilir. Alt ve üst yüzeyleri boynuzsu yapıya sahip plakalar ile kaplıdır. Kaplumbağa yaşları ilerledikçe fiziksel yapıya göre kabuk üzerindeki kalın tabaka çizgileri yamuklaşıp bozulabilir. 123 sene yaşamış deniz kaplumbağası tespit edilmiştir yukarıda da belirttiğim gibi yaş ilerledikçe desen halkalar artar ve kaplumbağa ebat olarak da büyük iri bir hali alır kaya veya taşa benzetilir. Araştırmacı bilim adamları soyu bitmiş bir Afrika sürüngeninin fosilleşmiş iskeletinin 30 ile 55 milyon yıllık evrim dönemiyle ilgili bilgiler sağladığını açıkladılar.
Hemen hemen 260 milyon yıllık olduğu tahmin edilen fosil bütün kaplumbağaların atası olarak bilinen Eunotosaurus'a aittir. Kaplumbağaların kabukları en az 50 kemikten oluşur. Kaburgalar omuz kemikleri ve omurlar birbirine kaynayarak oluşturur. Kaplumbağa ile alakalı inceleme ve araştırmalar yapıldığı zaman kabukların nasıl oluştuğu kolayca anlaşılır. Öncelikle omuz bölgeleri genişler diğer saydığımız kemik bölgeleri birleşir ve kaplumbağa vücudu zar ile sarılır. Zamanla bu zar sertleşerek kaplumbağa kabuğunu yani bağayı oluşturur. Bundan 210 yıl önce ölmüş bir kaplumbağa kabuğunun oluşumunu tamamladığı bilinir ancak bazen de bazı ölü olan kaplumbağalar kabuk oluşumlarını tamamlayamadıkları için ölürler.
